Türkiye’nin En Güzel Camileri

Her bir karışından kültür fışkıran bu toprakların en önemli eserlerinden birisi de tarihi ve kültürel öneme sahip camileridir. Kimisi özel isimler tarafından yaptırılan ve kimisi de özel isimler tarafından yapılan camilerimiz her yıl binlerce yerli ve yabancı turist ağırlamaktadır.

Bugün sizlere en güzel camilerimizin bazılarından bahsedeceğiz.

Ayasofya ismi; eski Yunancada ‘bilgelik’ anlamına gelen ‘sofya’ ve ‘azize, kutsal’ anlamına gelen ‘aya’ sözcüğünün birleşmesiyle oluşmuştur.

Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yaptırdığı en büyük katedral olan Ayasofya, mimari açıdan dünyanın en görkemli yapılarından biridir.

Kubbeli bazilika tarzında inşa edilen cami, kubbe geçişleri ve taşıyıcı sistemlerinin özellikleri ile mimari alanda benzeri olmayan bir yapıdır. Aynı zamanda da en çok ziyaretçi alan camilerden biri olan Ayasofya, ilki 360 yılında olmak üzere aynı yerde tam üç kez baştan inşa edilmiştir.

O güne dek bir kilise olarak varlığını sürdüren Ayasofya 1453’te İstanbul’un fethi ile camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile müze statüsüne taşınan Ayasofya, 2020 yılında tekrar cami olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Dünyanın dört bir yanından ziyaretçi akınına uğrayan Ayasofya Camii tarihi bir yarımadada, İstanbul’a hakim eşsiz bir konumda yer almaktadır.

Altı minareli ilk cami olma özelliği taşıyan Sultanahmet Camii, İstanbul’a ayak basan herkesin görmek için can attığı adresler arasındadır.

Ayasofya Camii’nin hemen karşısında, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Sarayburnu yarımadasında bulunan camiinin 1609 yılında yapımına başlanmış ve yapımı tam 15 yıl sürmüştür.

Osmanlı Padişahı 1. Ahmet tarafından yaptırılan Sultanahmet Camii’nin mimarı, Mimar Sinan’ın öğrencisi olan Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’dır. Yalnızca Osmanlı değil Bizans mimari esintileri de taşıyan caminin, toplamda 206 penceresi bulunan kubbeleri ve ustaca tasarlanmış akustik özelliği görenleri büyülüyor.

Sultanahmet Camii’nde Sultan 1. Ahmet türbesi, muvakkithane, hünkar kasrı, arasta, darüşşifa, Sultan Ahmet hamamı ve sıbyan mektebi gibi birbirinden etkileyici bir çok bölümü ziyaret edebileceksiniz. Bu eşsiz camiye ziyaretler ücretsizdir.

Mimar Sinan’ın ustalık eseri olarak adlandırdığı ünlü Selimiye Camii, Edirne’nin ve Türkiye’nin en önemli tarihi yapılarından biridir.

Şehrin her yerinden görülebilen minarelerinin yanı sıra, çini, sedef, ahşap ve hattat yazılarıyla bezeli iç duvar ve tavan işlemeleri görenlerde büyük hayranlık yaratıyor.

Dönemin mermer işçiliği kulvarında bir başyapıt olan Selimiye Camii’nin avlusunda darül hadis medreseleri, darül sıbyan, arasta çarşı gibi önemli kısımlar da yer alıyor.

Rivayete göre 2. Selim’in rüyasında peygamberimizden aldığı haber sebebiyle caminin Edirne’de yaptırılmasını istemiştir. Tabii kendisinin bu şehre duyduğu hayranlığın da etkili olduğu söylenmekte. Selimiye Camii 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olmuştur.

Bursa’nın sembollerinden biri olan Ulu Camii, kentin hem tarihi hem de kültürel değerlerinin başında geliyor.

1936 yılında Osmanlı Padişahı 1. Bayezid tarafından yaptırılan caminin inşaası 1400 yılına dek devam etmiştir. 20 adet kubbeden oluşan Ulu Camii, Türkiye’nin en geniş kapalı ibadet kapasitesine sahip olan camisidir.

İç duvar ve tavanlarında bulunan 192 hat yazısısının, 19. Ve 20. yüzyıllarda farklı tarzlardaki hattatlara ait olduğu belirlenmiştir. Selçuklular Döneminden günümüze kalan bu önemli camide Kabe’nin giriş kapısının örtüsü de sergilenmektedir.

Sivas’ın en önemli kültürel ve tarihi değerleri arasında yer alan Divriği Ulu Camii, Anadolu’nun en eski camilerinden sayılıyor. Ahlatlı Hürrem Şah tarafından yapılan caminin inşaası 15 sene sürmüş ve 1243 yılında tamamlanmıştır.

Caminin büyüleyici görkeminin, “methini anlatmaya diller ve kalemler kırık” söylemi ile Mevlana’nın ünlü Seyahatname’sinde de bahsi geçmiştir.

Divriği Ulu Camii’nin bitişiğinde ruh ve sinir hastalıkları amacıyla kullanılmış bir darüşşifa ve caminin içerisinde yapımı 15 sene süren ve en dayanıklı ağaç olan abanoz ağacından üretilmiş, el işçiliği bir minber bulunuyor.

Camide bulunan dört kapı içerisinde en ihtişamlı olanı ‘cennet kapısı’ adı verilen ve mescit kısmına açılan kapı ise ziyaretçileri en büyüleyen yapılardan.

Her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Süleymaniye Camii, İstanbul’un ve Türkiye’nin en ünlü camileri arasında yer almaktadır.

Osmanlı Döneminde yapılmış olan ve hem islam alemi hem de Türk kültürü açısından büyük bir öneme sahip olan Süleymaniye Camii’nin mimarı Mimar Sinan’dır. 1550 yılında caminin yapımına başlanmış ve yedi yıl sonunda tamamlanmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman’ın yapım emrini verdiği Süleymaniye Camii’den ‘sonsuza dek yıkılmayacak olan cami’ unvanıyla bahsedilmektedir.

İçerisindeki çini ve vitray işçilikleri ile ziyaretçilerini büyüleyen Süleymaniye Camii tam bir mimari deha örneğidir. Ana kubbeyi ayakta tutan dört fil ayağı, islam tarihindeki dört halifeyi temsilen yapılmıştır.

Bin kubbeli bu cami, yağmur suyununun ziyan edilmemesi için, yağmur suyunun tabhanenin altında bulunan sarnıca birikmesi sağlanacak şekilde tasarlanmıştır.

Haliç ve Boğaz manzarasına karşı konumlanan, tepelik noktadaki Camii’nin Haliç’e kadar uzanan temelleri atıldıktan sonra, Mimar Sinan birkaç yıl temellerin oturması için inşaaya başlamadan beklemiştir. Bu sebeple Süleymaniye Camii’nin asırlara meydan okuduğu söylenmektedir.

Süleymaniye Camii’ne geldiğinizde Mimar Sinan’ın, Sultan Süleyman’ın ve Hürrem Sultan’ın da mezarlarını ziyaret edebileceksiniz.